dülger balığının başkalığı
başkası:
korkutucu mu?
heyecan verici mi?
merak uyandırıcı mı?
umursanmayan mı?
bilinmeyen mi?
dülger balığımla tanışmamış olanlar için söylenebilir "başkası" diye. ilk defa karşılaşanlara ise korkutucu, heyecan verici veya merak uyandırıcı gelebilir. kimisi umursamayabilir. hiç karşılaşmamış olan ise onun varlığından bihaberdir. uzun zaman önce bir balıkçı tarafından öldürülmüş olsa bile uzakta bir köy var misali dülger balığım da hep var.
benim için başkası:
aranandır.
keşke hepimiz rakı şişesinde olsak, dülger balığını arasak.
korkutucu mu?
heyecan verici mi?
merak uyandırıcı mı?
umursanmayan mı?
bilinmeyen mi?
dülger balığımla tanışmamış olanlar için söylenebilir "başkası" diye. ilk defa karşılaşanlara ise korkutucu, heyecan verici veya merak uyandırıcı gelebilir. kimisi umursamayabilir. hiç karşılaşmamış olan ise onun varlığından bihaberdir. uzun zaman önce bir balıkçı tarafından öldürülmüş olsa bile uzakta bir köy var misali dülger balığım da hep var.
benim için başkası:
aranandır.
keşke hepimiz rakı şişesinde olsak, dülger balığını arasak.
4 Comments:
This comment has been removed by the author.
- Kimsin sen? Dedi Küçük Prens. Pek de güzelmişsin.
- Ben tilkiyim.
- Gel benimle, oynayalım, öyle canım sıkılıyor ki…
- Seninle oynayamam. Evcil değilim.
- Ya! Özür dilerim, dedi Küçük Prens.
İyice düşündükten sonra ekledi.
- Evcil” ne demek?
(…)
- Bağlar kurmak mı?
- Elbette, dedi tilki. Sen benim için tıpkı yüz binlerce küçük oğlan çocuğu gibi bir küçük oğlan çocuğusun şimdi. Ve benim sana gereksinimim yok. Seninde bana gereksinimin yok. Ben de senin için tıpkı yüz binlerce tilki gibi bir tilkiyim. Beni evcilleştirirsen birbirimize gereksinimiz olur. Sen benim için dünyada tek olursun. Ben de senin için dünyada tek olurum.
- Anlamaya başlıyorum, dedi Küçük Prens. Bir çiçek var ki… Sanıyorum o beni evcilleştirdi. (67-68)
- Benim yaşamım çok monoton. Tavukları avlarım, insanlar da beni avlar. Tüm tavuklar birbirlerine benzerler, insanlar da öyle. Bu da biraz canımı sıkmıyor değil. Ama beni evcilleştirirsen yaşamım güneş gibi parlayacak, sevinçle mutluluğa boğulacak. O zaman tanıdığım tüm ayak seslerinden farklı bir ayak sesi duyacağım. Çünkü tanıdığım o ayak sesleri beni yerin altına kaçırtır. Senin ayak sesin beni inimden dışarıya çağıracaktır, bir müzik gibi. Hem sonra baksana! Orada, buğday tarlalarını görüyor musun? Buğdayın bana yararı yoktur. Buğday tarlaları bana bir şeyi anımsatmıyor. Bu da ne kadar üzücü! Ama senin saçların altın renginde. Beni evcilleştirirsen, bu ne kadar harika bir şey olur. Altın rengindeki başaklar seni bana anımsatır. Ve başaklarda rüzgarın sesini duymak hoşuma gider… (69)
Küçük Prens – Antoine De Saint-Exupery – Mavibulut Yayıncılık 10. Basım
Bir de Küçük Karabalık vardı...
benim içinse 'bakası' aslında hep merak edilen, keşfedilmek istenendir..zaten ondan değil midir insanoğlunun keşfettiğinden, tanıdığından sıkılıp yeni ufuklar araması..
bense rakı şisesinde balık olup dülger balığını aramaktansa, rakı şişesinde rakı olup dülger balığının muhtaç olduğu olmak isterdim..
başkası / aranandır / ya da beklenen / başkası değil
Post a Comment
<< Home