dülger baliği, sanki hayata dönüş
hep aynı akvaryum, hep. deniz değişir halbuki, billur tuz gibidir, akar akar akar. ve dülger balığını hayran bırakır bu harikulade akış. halbuki akvaryum öyle mi ya?hep aynıdır. hep. arada bir değiştirilen su sanki saçını kestrmişsin de bambaşka bir insan olmuşsun izlenimini verir ilk anda balığa, halbuki o da sadece "saçını kestirmektir" işte. yine aynı şekle dönecek saçı kısa süreliğine değiştirmek.
akvaryumun duvarları dülger balığı için çok dayanılmaz değildir sanar insan, hani o habire unutur ya, hani hep yeni bir yerde sanır kendini. dülgerciğim anlatmıştı bi keresinde, şükür ki o hiç akvaryumda kalmadı ama balıklar aleminde şöyle bir söylenti varmış:
akvaryuma konulan balık önce anlamazmış akvaryumda olduğunu da şey sanarmış, burası da güzel okyanusunun bir parçası. halbuki zamanla içten içe hissedermiş, içinde olduğu suyun insan musluğundan geldiğini. böyle, buruk bir tadı olduğunu. bu his nasıl ve ne zaman kendini belli edermiş, o belli değil. her balığın bir "zamanı" varmış, idrak zamanı.
idrak zamanı geldiğinde yonca, bu iş çok zor olurmuş artık, bahar gelirmiş fakat farkedilmez olurmuş. bundan sonraki hayatı düşünmek kimisi için dert kimisi için derman olurmuş, umutsuzlar ve umudunu yitirmeyenler için.
akvaryuma ilk konulduğu ana dönmek istermiş balık.
işte öyle bazen, hiç aklına gelmeden akvaryuma konunulveren balıklardan bir kısmı, tüm gücünü toplayarak zıplarmış havaya, tepedeki çimenliğe çıkmak için sanki. işte bu, biz insanoğlunun "intihar", kimilerinin "rahniti", balıklar alemininse "hayata dönüş" dediği işmiş.
dönebilene aşkolsun.
akvaryumun duvarları dülger balığı için çok dayanılmaz değildir sanar insan, hani o habire unutur ya, hani hep yeni bir yerde sanır kendini. dülgerciğim anlatmıştı bi keresinde, şükür ki o hiç akvaryumda kalmadı ama balıklar aleminde şöyle bir söylenti varmış:
akvaryuma konulan balık önce anlamazmış akvaryumda olduğunu da şey sanarmış, burası da güzel okyanusunun bir parçası. halbuki zamanla içten içe hissedermiş, içinde olduğu suyun insan musluğundan geldiğini. böyle, buruk bir tadı olduğunu. bu his nasıl ve ne zaman kendini belli edermiş, o belli değil. her balığın bir "zamanı" varmış, idrak zamanı.
idrak zamanı geldiğinde yonca, bu iş çok zor olurmuş artık, bahar gelirmiş fakat farkedilmez olurmuş. bundan sonraki hayatı düşünmek kimisi için dert kimisi için derman olurmuş, umutsuzlar ve umudunu yitirmeyenler için.
akvaryuma ilk konulduğu ana dönmek istermiş balık.
işte öyle bazen, hiç aklına gelmeden akvaryuma konunulveren balıklardan bir kısmı, tüm gücünü toplayarak zıplarmış havaya, tepedeki çimenliğe çıkmak için sanki. işte bu, biz insanoğlunun "intihar", kimilerinin "rahniti", balıklar alemininse "hayata dönüş" dediği işmiş.
dönebilene aşkolsun.
0 Comments:
Post a Comment
<< Home